Akupunktur Nedir?
Tıp tarihinin en eski uzak doğu tedavi yöntemlerinden olan akupunktur Çin’de 5000 sene öncesine dayanmaktadır. İlk sistematik hale getirilmesi ve yazılı kaynak olması da M.Ö 2.yüzyılda yazılan Huangdi Neijing, yani Sarı İmparatorluk zamanına denk gelmektedir ki halk tababiyetinden geleneksel tıp sistemine dönüşmüştür. Daha sonra çevredeki ülkelere ve uzak diyarlara bu yöntem yayılmaya başlamıştır.
Günümüzde daha sistemik hale gelerek dünyanın çok sayıda ülkelerde doktorların ilgisini çekmektedir ve eğitimler tüm hızıyla devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü 1978 yılında akupunkturu bilimsel bir tedavi olarak kabul etmesinden sonra çok sayıda yabancı ülkelerin tıp fakültesi ve mezuniyet sonrası eğitimlerinde ders olarak okutulmaktadır. Türkiye’de son yıllarda Sağlık Bakanlığı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp alanında sertifikasyon eğitimler arasında olup birçok üniversite ve hastanelerde eğitimi verilmektedir.
Akupunktur Tedavisi: Bilmeniz Gerekenler
Akupunktur tedavisi, binlerce yıllık Çin tıbbının önemli bir parçası olarak günümüzde de popülerliğini koruyor. Bu alternatif tedavi yöntemi, vücuttaki enerji akışını düzenleyerek çeşitli sağlık sorunlarına çözüm sunma potansiyeline sahip. Akupunktur, ince iğnelerin belirli noktalara batırılmasıyla uygulanır ve birçok kişi tarafından ağrı yönetimi ve genel sağlığı iyileştirmek için tercih edilir.
Bu makalede, akupunktur tedavisinin temellerini, hasta deneyimini ve etki mekanizmasını inceleyeceğiz. Ayrıca, akupunkturun uygulama alanlarını, olası riskleri ve yan etkilerini ele alacağız. Bir akupunktur seansının nasıl gerçekleştiğine dair bilgiler de paylaşarak, bu tedavi yöntemi hakkında kapsamlı bir bakış açısı sunacağız. Bu bilgiler, akupunktur tedavisi almayı düşünenler için yol gösterici olacaktır.
Akupunktur tedavisi sırasında hastalar genellikle çok hafif bir iğne batması hissi yaşarlar. Bu his kısa süreli ve neredeyse ağrısızdır [1]. İğneler çok ince olduğundan, batırılırken yok denecek kadar az ağrı hissedilir [1]. İğneler vücudun belirli noktalarına nazikçe yerleştirilir ve yaklaşık 20-30 dakika boyunca vücutta kalır [1] .
Akupunktur tedavisinin ciddi yan etkileri genellikle bulunmamaktadır [1]. Bununla birlikte, bazı hastalar iğnelerin batırıldığı bölgede hafif ağrı, kanama veya morarma yaşayabilir [2]. Nadiren, metal alerjisi olan kişilerde alerjik reaksiyonlar görülebilir . Tedavi sonrasında hastaların çoğu gevşemiş ve rahatlamış hissederken, bazıları enerji seviyelerinde artış hissedebilir [2].
Akupunktur tedavisinden sonra hastalar genellikle rahatlamış ve dinlenmiş hissederler [2]. İyileşme süreci kişiden kişiye değişebilir, ancak çoğu hasta birkaç seans sonra olumlu sonuçlar almaya başlar [2]. Şikayetlerde birkaç hafta içinde iyileşme beklenir [2]. Tedavinin tam anlamıyla etkili olabilmesi için programlanan tüm seanslara katılmak ve doktorun önerilerine uymak önemlidir .
Akupunktur, Latince “acus” (iğne) ve “puncture” (batırmak) kelimelerinden türemiş bir terimdir. Bu tedavi yöntemi, vücudun belirli bölgelerine iğne batırılması suretiyle uygulanır [1]. Akupunkturun kökenleri, yaklaşık 3.000 yıl öncesine, Eski Çin tıbbına dayanmaktadır .
Tarihsel süreçte akupunktur uygulamaları evrim geçirmiştir. İlk dönemlerde “bian” adı verilen keskin kenarlı taşlar kullanılırken, zamanla kemik ve bambudan yapılan iğnelere geçilmiştir. Shang Hanedanlığı döneminde (M.Ö. 16-11. yüzyıllar) bronz iğnelerin kullanımı yaygınlaşmıştır
Geleneksel Çin Tıbbı’na göre, akupunktur vücuttaki enerji akışını düzenleyerek sağlığı iyileştirir. Bu anlayışa göre, “chi” adı verilen yaşam enerjisinin dengesi bozulduğunda hastalıklar ortaya çıkar [1]. Akupunktur, bu enerji dengesini yeniden sağlamayı amaçlar.
Modern bilimsel araştırmalar, akupunkturun etki mekanizmasını farklı açılardan açıklamaktadır. Akupunktur uygulaması, bağışıklık sistemini uyararak ve beyne sinyaller göndererek çeşitli fizyolojik tepkileri tetikler . Bu süreçte, hipofiz bezi ve hipotalamus bölgesi uyarılarak ilgili vücut sistemlerinin işlevleri etkinleştirilir .
Akupunktur uygulaması, vücutta bulunan özel noktaların uyarılmasına dayanır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen 361 akupunktur noktası bulunmaktadır . Bu noktalar, vücutta 12 çift ve 2 tek olmak üzere toplam 14 meridyen üzerinde yer alır [1].
Meridyenler, vücuttaki enerji kanalları olarak kabul edilir ve her biri belirli organlarla ilişkilendirilir. Örneğin, karaciğer meridyeni 14 noktadan oluşur ve saat 01:00-03:00 arasında en etkin şekilde çalışır [2]. Akupunktur uzmanları, bu nokta ve meridyenleri kullanarak çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeye çalışırlar.
Akupunktur, çeşitli ağrı türlerinin tedavisinde etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Özellikle sırt, eklem ve kronik ağrılarda başarılı sonuçlar elde edilmiştir [1]. Amerika’da yapılan bir araştırma, akupunkturun kronik ağrı üzerinde plaseboya göre daha etkili olduğunu göstermiştir . Baş, boyun, sırt, diz ve osteoartrit ağrılarında akupunkturun etkinliği üzerine birçok araştırma yapılmıştır .
Akupunktur, çeşitli kronik hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Obezite, gastrit, reflü, kabızlık, artrit, artroz ve fibromiyalji gibi rahatsızlıklarda başarılı sonuçlar elde edilmektedir [2]. Ayrıca, akupunktur vücuttaki hormon salgılarını dengeleyerek yaşlanmayı geciktirmekte ve bağışıklık sistemini güçlendirmektedir [1].
Akupunktur, psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde de etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Depresyon, anksiyete, panik atak ve uyku bozuklukları gibi sorunların tedavisinde başarılı sonuçlar alınmaktadır . Akupunktur, beynin serotonin, noradrenalin ve dopamin gibi kimyasal iletici hormonlarının salınımını artırarak depresyon tedavisinde etkili olmaktadır .
Akupunktur, çeşitli nörolojik rahatsızlıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Migren, gerilim tipi baş ağrıları, trigeminal nevralji, vertigo, kol ve bacak felçleri, yüz felci, Parkinson ve huzursuz bacak sendromu gibi rahatsızlıklarda akupunktur uygulanabilmektedir . Dünya Sağlık Örgütü tarafından da akupunkturun bu tür rahatsızlıkların tedavisinde tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılması uygun görülmüştür .
Olası yan etkiler
Akupunktur genellikle güvenli bir tedavi yöntemi olarak kabul edilir, ancak bazı yan etkileri olabilir. En yaygın yan etkiler arasında iğne batırılan yerlerde hafif ağrı, kanama ve morarma bulunur [1]. Bazı hastalar tedavi sonrası hafif bir uyku ve gevşeme hissi yaşayabilir [2]. Nadir durumlarda, baş dönmesi, mide bulantısı ve deri döküntüsü görülebilir [1].
Daha ciddi ancak nadir görülen yan etkiler arasında sinir hasarı, enfeksiyon ve pnömotoraks gibi lokal bölgesel komplikasyonlar yer alır [1]. Bu tür komplikasyonlar genellikle hijyenik olmayan koşullarda veya uzman olmayan kişiler tarafından yapılan uygulamalarda ortaya çıkar .
Kimlere uygulanmamalı?
Akupunktur, belirli durumlarda uygulanmamalıdır. Hamile kadınlar, özellikle ilk altı ay içindeki emziren anneler, kalp pili kullananlar ve kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler için riskli olabilir . Ayrıca, radyoterapi ve kemoterapi gören kanser hastaları ile epilepsi hastaları da akupunktur tedavisinden kaçınmalıdır .
Tedavi öncesi dikkat edilmesi gerekenler
Akupunktur tedavisi öncesinde bazı önlemler almak önemlidir. Tedaviden en az iki saat önce bir şeyler yemek, sersemlik hissini önlemek için önerilir [1]. Bol giysiler giymek, akupunkturistin iğneleri doğru yerlere yerleştirmesini kolaylaştırır [1]. Tedaviden iki saat önce kahve içmekten kaçınmak da önemlidir [1].
Güvenli bir tedavi için, akupunktur uygulamasının her zaman lisanslı ve ruhsatlı merkezlerde, uzman bir hekim tarafından yapılması gerekir [1] . Tedavi öncesinde, uygulayıcının sertifikalı bir doktor olduğundan ve Sağlık Bakanlığı’ndan izinli bir merkezde hizmet verdiğinden emin olunmalıdır .
Seans öncesi hazırlık
Akupunktur seansı öncesinde hastanın çok aç veya çok tok olmaması, alkollü ve yorgun olmaması önerilir [1]. Değerli takıların takılmaması ve bir refakatçi ile gelinmesi tavsiye edilir [1]. Hastalar genellikle bol giysiler giymelidir, özellikle dirseklere ve bacaklara kadar açılabilecek kıyafetler tercih edilmelidir .
Uygulama süreci
Seans başlangıcında, akupunkturist doktor hastayı muayene eder ve gerekli tetkikleri yapar [2]. Tedavi planı oluşturulur ve iğnelerin batırılacağı noktalar belirlenir . Hasta, hastalığın yerine ve durumuna göre uzandırılır veya oturtulur [2].
Steril, tek kullanımlık iğneler kullanılarak belirlenen noktalara batırılır [1] . İğneler genellikle 20-30 dakika vücutta kalır [1]. Bazı durumlarda, stimülasyon yöntemleri uygulanabilir . Bir seans ortalama 20 dakika ile bir saat arasında sürebilir .
Seans sonrası beklentiler
Akupunktur seansı sonrasında hastalarda genellikle hafif bir uyku ve gevşeme hissi oluşabilir [1]. Tedaviden sonra ağır ve yorucu işler yapılması önerilmez [1]. İyileşme süreci kişiden kişiye değişebilir ve bazen birkaç seans sonunda iyileşme belirtileri gözlemlenebilir .
Soru: Akupunktur seansına nasıl hazırlanmalıyım?
Cevap: Akupunktur tedavisine girmeden önce, kişinin rahat ve sakin olması önemlidir. Seans öncesinde çok aç ya da çok tok olmamak, aşırı parfüm veya vücut kremi kullanmamak gerekir. Ayrıca, seans sonrasında dinlenmek ve ağır aktivitelerden kaçınmak faydalı olacaktır.
Soru: Bir akupunktur seansı ne kadar sürer?
Cevap: Akupunktur seanslarının süresi genellikle 20 dakika civarındadır, ancak duruma göre 40 ila 60 dakika arasında uzatılabilir. Tedavi sıklığı, hastalığın türüne bağlı olarak değişir; günlük, haftada 2-3 kez veya aylık seanslar şeklinde ayarlanabilir. Mevsimsel hastalıklar için yılda belirli dönemlerde birkaç seans gerekebilir.
Soru: Akupunktur tedavisi kimler için uygundur?
Cevap: Akupunktur, çocuklar ve yaşlılar dahil olmak üzere hemen hemen herkese uygulanabilir. Tedavi başlamadan önce hastaya tedavinin amacı ve süresi hakkında bilgi verilir. Burada önemli olan, tedavi edilecek hastalığın doğru bir şekilde teşhis edilmesidir.
Soru: Akupunktur tedavisi kimlere yapılmaz?
Cevap: Kalp pili olan kişilere akupunktur uygulanmaz. Ayrıca, emziren anneler, radyoterapi veya kemoterapi gören kanser hastaları ve kalp pili takılmış kişilere ilk altı ay içinde akupunktur yapılmamaktadır. Bunlar dışında, tedavi genel olarak herkese uygulanabilir.
Akupunkturun Temel Kavramları
Qi ya da Chi, Yin-Yang ve 5 element teorisi geleneksel Çin tıbbının temelini oluşturmaktadır. M.Ö 2.yüzyılında oluşan Yin-Yang teorisi gece-gündüz, sıcak-soğuk, üst-alt, aydınlık-karanlık, erkek-dişi, güneş-ay, aktiflik-pasiflik v.s bir zıtlık kavramıdır. 5 element teorisi ise Yin-Yang teorisinden 500 yıl sonra oluşmasına rağmen Geleneksel Çin tıbbında olmazsa olmaz yere sahiptir. Ateş-Toprak-Metal-Su-Tahta olarak birbirine destekleyici ( tahta ateşi, ateş kül-toprak, toprak da mineral ve metali, metal üzerinde suyu, su da ağacı, yani tahtayı besler) şeklinde döngüyü, tam tersine birbirini yok edici, ya da baskılayıcı (su ateşi söndürür, ateş metali eritir, metal de ağacı kırar, ağaç ise toprağı bozar…) etkiyi oluşturmaktadır.
Sağlık ve hastalık kavramı da Qi, Yin-Yang ve 5 element teorisine göre şekillenmektedir. Bunlar bir denge içinde olursa sağlık, denge bozulursa hastalık oluşmaktadır. Akupunktur tedavisi ise vücut yüzeyinde bulunan meridiyen denen enerji kanalları, onun üzerindeki akupunktur noktalarına iğne batırılarak bloke olan enerji akımını açarak yeniden enerji dengesini sağlamak amacıyla yapılan bir yöntemdir.
Tanı yöntemleri de farklıdır. Dil ve nabızdan muayene yöntemleri Geleneksel Çin Tıbbında önemlidir ve bu tedaviyle uğraşan tüm hekimler nabız ve dile bakarak hastalığın tanısını koymaya çalışmaktadır. Dilin küçük büyük, şiş ya da kuru-çatlak olması, pas ve pasın kalınlığı, rengi hastalığın hangi organdan kaynaklandığı, hangi aşamada olduğu konusunda bilgi verir. Nabız ise hekimin uzun yılların uğraşı sonucu, parmak ucu hissine dayanan ve hasta hakkında kısa sürede bilgi toplamada yardımcı olan bir tanı yöntemidir. Hastanın sağ, sol bileğinde bulunan 6 yüzeysel (yang), 6 derin (yin) noktalarda bulun toplam 12 organ hakkında bilgi alınmakta, tedaviler ona göre şekillenmektedir.
Merdiyen sistemi ise iç organların vücut yüzeyine açılan kanalları gibi düşünülebilir. Boşluklu (mide, safra kesesi, ince ve kalın barsak, mesane) ve boşluksuz (kalp, akciğer, karaciğer, dalak-pankreas, böbrek) organlardan çıkan enerji kanallarının kafa, kol bacak, gövdenin ön ve arkası gibi vücudun her tarafına çepeçevre dağılması, aynı zamanda birbirine bağlantı oluşturması ile Qi akışı dengeli bir şekilde devam ederken bazı dış ve iç etkenlerden kaynaklanan blokajı sonucu bir yerlerde kesintiye uğrarsa rahatsızlık meydana gelir, akupunktur iğnesi ile blokaj çözülür, denge yeniden sağlanır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Kabul Ettiği Akupunktur Endikasyonları
Diş ve Diş Eti Hastalıkları
- Diş ağrısı
- Çekim sonrası ağrı
- Gingivit
Göz Hastalıkları
- Akut konjunktivit
- Santral retinit
Bronkopulmoner Hastalıklar
- Akut bronşit,
- Bronşial astım
Nörolojik Hastalıklar
- Baş ağrısı
- Migren
- Trigeminal nevralji
- Fasial paralizi (erken evre, 3-6 ay içinde)
- İnme sonrası parezi
- Periferal nöropati
- Polio sekeli (erken evre, 6 ay içinde)
- Meniere hastalığı
- Nörojenik mesane bozukluğu
- Enürezis nokturna
- İnterkostal nöralji
Gastrointestinal Hastalıklar
- Özofagus ve kardia spazmı
- Hıçkırık
- Gastroptozis
- Gastroptozis
- Akut ve kronik gastrit
- Gastrik hiperasidite
- Kronik duodenal ülserler (ağrı tedavisi)
- Akut ve kronik kolit
- Basil kaynaklı dizanteri
- Konstipasyon
- Diyare
- Paralitik ileus
Kas İskelet Sistemi Hastalıkları
- Servikobrakial sendrom
- Donuk omuz
- Tenisçi dirseği
- Siyatik
- Bel ağrısı
- Osteoartrit
Solunum Yolu Hastalıkları
- Akut sinüzit
- Akut rinit
- Soğuk algınlığı
- Akut tonsillit